Derisini değiştirmeyen yılan ölür
Derisini değiştirmeyen yılan ölür
MTSO Yönetim Kurulu Başakanı Şerafettin Aşut; "Her beş-on yılda bir iktisat bilimciler, ekonomistler ve gelecek bilimciler yeni bir kavramı gündeme getirir.
Aşut; "Herkes bu kavramları konuşur, tartışır ve bunun üzerine siyasi ve ekonomik politikalar oluşturur. Bu anlamda son 15-20 yılın en önemli kavramı küreselleşmeydi. Bu kavramların özünü erken tespit edenler, erken karar verenler, oluşturdukları doğru politikalarla pastadan daha büyük pay almayı başardılar. Türkiye, küreselleşme kavramını kısmen de olsa yakalayabildiği için ekonomisini büyüttü, bugün dünyanın 17, Avrupa’nın 6’ıncı büyük ekonomisi haline geldi. Ancak bu kavramlar sadece ekonomi değil, sosyal ve siyasi tüm alanlarda bir bütün olarak algılandığında gerçek başarıya ulaşılmaktadır. Bundan dolayı, ülke olarak gerçek potansiyelimize paralel bütüncül bir gelişme içerisinde olduğumuz söylenemez. İstihdam sıkıntısı, üretimdeki sıkıntı, ileri teknoloji ve Ar-Ge konusundaki düzeyimiz, eğitim seviyemiz ve içeriği, ihracat-ithalat dengemiz, ihracatta ithal ara malı bağımlılığımız gibi konular… Tüm bunlar bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken konular olarak önümüze çıkmaktadır. İşte önümüzde yeni bir fırsat ve yeni bir yapılanma modeli. Bir söz vardır “talih hazır olana güler” derler. Son yılların tecrübesi ile bu sefer bu yeni rüzgarı kaçırmamalıyız.
Nedir bu yeni rüzgar?
Nasıl ki bütün dünya son yıllarda küreselleşmeyi konuştuysa, önümüzdeki yılların değişimini 2000’li yılların başında ortaya çıkan “YENİ GERÇEKLER” belirleyecektir… Peki, nedir bu, yeni milenyumun “YENİ GERÇEKLERİ”? Yeni gerçekler, dünyada değişen güç dengeleridir. İşte ortaya çıkan doğu ve batı ayrışması, AB’nin belirsiz durumu, hatta ABD’nin ve İngiltere’nin AB’ye uzaklaşması vs… 2008 küresel finans krizinin bir sosyal ve siyasal değişimi doğurmaması düşünülemezdi. Fransız devriminin arkasında ciddi bir ekonomik buhran vardı. Her büyük ekonomik kriz gibi, 2008 krizi de Arap Baharı’nı doğurdu. Diğer yeni gerçeklerden birisi de; özellikle gençlerin ve daha fazla demokrasinin dünyada söz sahibi olacağının işaretiydi. Dünyayı dönüştüren Bilgi ve İletişim Teknolojilerini icat eden ve en iyi kullanan kesim olan “Gençlerin” yükselişidir YENİ GERÇEKLER. Bunu okuyamayanlar, gençlerin bu gücünü kullanamayanlar, bu yeni dünyada var olamayacaklardır. Analog değil, dijital ekonomilerin geleceği belirlemesidir yeni gerçekler…
Yazılıma entegre olamayan her sektör gelecekte risk altında…
İşte Endüstri 4.0 bu sürecin şimdilik son ayağıdır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konuda farkındalık yaratmak için geçtiğimiz günlerde ENDÜSTRİ 4.0 konferansı düzenledik ve önemli uzmanları konuk ettik. Adı her ne kadar Endüstri 4.0 ise de, endüstrinin, sanayinin çok çok ötesinde bir kavram olduğunu gördük. Nasıl ki bundan önceki birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimi sadece üretim şeklini değil, yaşam şeklimizi değiştirdiyse; endüstri 4.0’ın etki alanı inanın hayal edemeyeceğiniz kadar geniş olacaktır. Endüstri 4.0 üretim anlamında; robotik teknolojileri, insan-robot iletişimini, hatta robotlar arası iletişimi içeren, bulut teknolojileri ile siber teknolojileri içinde barındıran, nesnelerin interneti ile gündelik hayatımızın her alanına dokunan bir gelişmedir. İçinde yazılımın olduğu, kod yazmanın yeni bir dünya dili olarak ortaya çıktığı bir gelişmedir. Bundan dolayı sanayinin ötesinde diyoruz; çünkü tüm bunların temeli olması gereken eğitim sistemi de buna uygun olmalıdır. Yani, üretimde Endüstri 4.0’ın yanında, EĞİTİM 4.0 ihmal edilmemelidir. Geleneksel, dört duvar arasında geçen, ders anlatan bir öğretmen ve onu pasif olarak tek taraflı dinleyen ezberci bir öğrenci manzarası ile Endüstri 4.0’a ulaşamayız. Analitik düşünen, sanat ve tasarım eğitimleri ile yaratıcı güce odaklanan, dil bilen, kod yazmayı küçük yaşlarda öğrenen, merak duygusu gelişmiş yeni bir öğrenci profili yaratmak zorundayız. Yani EĞİTİM 4.0’ı tasarlamalıyız…
Girişimci profili teknolojiyle değişiyor…
Öte yandan ticaret ve hizmet alanlarında da Endüstri 4.0’ı kullanmalıyız. Artık ticaret ve pazarlama bambaşka bir boyut alıyor ve bunun altında Endüstri 4.0’ın izleri var. Bakıyorsunuz turizm alanında birkaç gencin hazırladığı bir rezervasyon yazılımı, geçmişi yüzlerce yıla dayanan ve dünyanın her ülkesinde yüzlerce oteli olan, acentesi olan bir firmadan daha çok para kazanıyor. Dünyanın her yerinde şubesi olan bir yayın evi, bir amazon.com’un yüzde biri etmiyor. Bir yazılım, kod yazan birkaç genç, biraz yaratıcılık ve hayal… Yani; TİCARET 4.0; PAZARLAMA 4.0; LOJİSTİK 4.0, İHRACAT 4.0 düşünülmelidir. Temelinde internet ve bilgi iletişim teknolojileri olan yeni gerçekler, sıradan insanlara üretici olma fırsatı veriyor. Temelinde yazılım olan yeni gerçekler, sıradan insanlara girişimci olma fırsatı veriyor. Temelinde endüstri 4.0’ın parçaları olan yeni gerçekler, küçük firmalara küresel oyuncu olma fırsatı veriyor. Artık hepimiz her an üreticiyiz, girişimciyiz, her an ihracatçı olabiliriz, her an küresel bir ekonominin parçası olabiliriz. Bu anlamda üniversitelerimiz Endüstri 4.0 yüksek lisans ve doktora programlarını başlatmalıdır. Daha çok farkındalık yaratmak zorundayız. Buna uygun inter-disiplin eğitimler almış yeni bir mühendis ve insan kaynağı yetiştirmek zorundayız. Ve elbette tüm bu vizyonun bir devlet politikası haline gelebilmesi ve kamu desteği alabilmesi için, siyasetin de Endüstri 4.0’ı yakalaması gerekiyor. Yani, siyasette de bir SİYASET 4.0 elzemdir…
Teknoloji, verimlilik ve büyüme…
Sonuç olarak; girişimcimizi arttırmalı ve küresel rekabette onlara destek vermeliyiz. Eğitim sistemimizi sürekli yenilemeliyiz çünkü bilgiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Markalaşmalı, yüksek teknolojiye, Ar-Ge ve inovasyona, yani yenilikçiliğe önem vermeli ve diğer sektörlerimizi ihmal etmeden yüksek teknolojili üretime geçmeliyiz. Siyasi istikrarımızı, demokrasimizi, hukukun üstünlüğünü insanımızı güvende kılacak düzeye getirmeliyiz. Unutmayalım ki huzurlu ve yaratıcı bireyler, huzurlu bir toplum oluşturur. Endüstri 4.0 derken ne çok farklı konuya girdik diyebilirsin. Ancak, konuya biraz daha geniş bir perspektiften bakmak ve konunun gerçek çapını görmek zorundayız. Tüm bunları bütüncül düşünmeden sadece birkaç KOBİ’mizi endüstri 4.0’a entegre etmek çözüm olmayacaktır. Üretimde de; ticarette de; ihracatta da; hizmet alanında da; eğitimde de, siyasette de ENDÜSTRİ 4.0’ın felsefe ve uygulamalarını anlamak zorundayız. Bu aslında verimliliğin ve verimliliğe bağlı büyümenin de temelidir. Ancak bu konuda politikaların ne olacağı, vizyonun ne olacağı önemlidir. Bir sonraki başyazımızda ülkenin her anlamda büyümesinin payandaları olan yüksek teknolojili üretimin nasıl olması gerektiğine, verimlilik ve büyüme ilişkisine ve aynı zamanda çağımız ekonomisinde rekabetin temeli olan ihtiyacımız olan girişimci enerjisinin nasıl yaratılması gerektiğine değineceğiz. Tüm bunlar aslında toplumsal refahın da ötesinde, toplumsal huzurun da temelidir ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konulara kafa yormaya, girişimcilerimizi motive etmeye ve öncü kılmaya devam edeceğiz. Gelişmeleri izleyen değil, öncü olan bir Mersin hedefimizidir.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.