Üç Neslimizi Mahvetiler!

Mersin İlim Yayma Cemiyeti ile Gençlik ve Spor Müdürlüğü tarafından ortaklaşa ‘Çanakkale Ruhu ve M. Akif Ersoy’ etkinliği düzenlendi. Tarihçi Prof. Dr. Mehmet Çelik’in konuşmacı olarak katıldığı etkinliğe; Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, Mersin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekilimiz Ahmet Tarakçı, İlim Yayma Cemiyeti Mersin Şube Başkanı Tahsin Boyraz, Mersin İdmanyurdu Kulüp Başkanı Mahmut Karak ve çok sayıda davetli katıldı.

“İSLAM ALEMİ ÇANAKKALE’Yİ HALEN YAŞIYOR”

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İlim Yayma Cemiyeti Mersin Şube Başkanı Tahsin Boyraz, “Çanakkale denilince hepimiz duygulanırız. Çünkü Çanakkale bu toprakların ortak hüznü ve acısıdır. Bunun yanında Çanakkale tarihin çok önemli dönüm noktalarından biridir. Bunu tüm dünya biliyor. Çanakkale’de tüm düşman kardeşler bir araya gelip Osmanlı’ya çökmek istedi ancak bozguna uğradılar. İslam Alemi bu işgal girişine izin vermedi. Bugüne gelecek olursak bugün de bir post modern bir Çanakkale Savaşı yaşıyoruz. Dün olduğu gibi bugün de hem Anadolu hem de İslam Coğrafyası saldırı altında. Kundaktaki bebekler bile katlediliyor. Çanakkale’de İslam Alemi olarak 250 bin şehit verdik. Ancak son 10 yılda İslam Coğrafyası Ortadoğu’da 2 milyondan fazla insan katledildi. Biz istesek de istemesek de asker olmaya mecburuz çünkü saldırı altındayız” ifadelerini kullandı.

ÇAKACAK: “ÇANAKKALE EŞSİZ BİR ZAFERDİR”

Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise, Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşama idealinde, milli ve manevi değerlerine sahip çıkmaktan, vatanına ve mukaddesatına olan bağlılığından hiçbir zaman ödün vermeden tarih boyunca kurduğu büyük devletlerle haklı bir saygınlık kazandığını altını çizerek, “Türk milletinin bağımsızlığı ve vatanı söz konusu olduğunda birbirine kenetlenerek, tüm fertleri il tek yürek olarak, içinde bulunduğu şartların güçlüğüne bakmaksızın canı pahasına tarihin akışını da değiştiren birçok zafere imza attı. İşte Milletimizin Çanakkale’de kardeşlik bağları içerisinde sergilemiş olduğu bu mücadele ruhu ile elde edilen büyük zafer milletimizin önünde hiçbir gücün duramayacağının tüm dünyaya bir kez daha kanıtlandığı, tarihimize altın harflerle yazılan destanlar arasında yerini almasını sağlamıştır. Genci yaşlısı, doğulusu batılısı, kuzeylisi güneylisi, ülkenin her köşesinden gelerek milli ve manevi değerleri için hayatını ortaya koyan kahramanlarımızın kazandığı bu eşsiz zafer sayesinde, tüm dünya Çanakkale’nin geçilmez olduğunu öğrenmiş ve milletimizin yeniden dirilişine şahitlik etmiştir. İnsanlık tarihinin de en önemli dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Zaferi’nde milletimizin sergilediği bu ruh Birinci Dünya Savaşı sonucunda işgale uğrayan vatanımızın Kurtuluş Savaşı ile bağımsızlığının sağlanmasına ve milletimizin hür yaşama kararlılığının ebedi anıtının dikilmesine de vesile olmuştur. Bağımsızlığımızı vatanı ve milleti için en kıymetli varlığı olan canını feda eden kahramanlarımız sayesinde elde ettiğimiz bilinciyle, millet olarak aziz şehitlerimizi gönlümüzde yaşatarak ölümsüz kılmaya devam etmekteyiz. Şehitlerimize olan borcumuzu ödemenin tek yolunun, onların canı pahasına koruyarak bizlere emanet ettiği vatanımızı birlik ve beraberlik içerisinde sonsuza kadar yaşatmaktan, sergiledikleri kardeşliği bu topraklarda daim kılmaktan geçtiğine olan inancımızla devletimize ve milletimize yönelen her türlü saldırıya kararlılıkla karşı koymaya devam edeceğiz. Nitekim bu azim ve kararlılıkta olduğumuzu, devletimizin bekasını ve milletimizin kardeşliğini hedef alan 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı ecdadımızın Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda sergilediği ruhu bir kez daha yaşatarak bu şanlı ecdadın torunlarının onların yolunda yürüdüğünü tüm dünyaya gösterdik. Milletimizin hiçbir engel tanımamaktaki azminin, birlik, beraberlik ve kardeşlikten ödün vermeme konusundaki kararlılığının göstergesi olan Çanakkale ruhu isimli-isimsiz tüm kahramanlarımızın bizlere emaneti olan vatanımıza ebediyete kadar aynı inanç ve sadakatle sahip çıkmamızda, milletimizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne yükseltme gayretimizde bizlere güç ve ilham vermeye devam edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Deniz Zaferi'nin 102. yıl dönümünde başta Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatan uğruna canlarını feda eden ve milletimizin gönlünde sonsuza dek yaşayacak aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi sonsuz rahmet, minnet ve şükranla anıyorum” diye konuştu.

ÇELİK: “YETİŞTİRDİĞİMİZ ÜÇ NESLİMİZİ MAHVETTİLER”

Türkiye’nin tarihsel sürecini anlatarak, Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren batılıların yaklaşımını ve ülke üzerindeki planlarını anlatan Prof. Dr. Mehmet Çelik ise, “Bizim son yüzyılda yetiştirdiğimiz üç neslimizi mahvettiler. Birinci nesil Abdulhamid’in modern okullarda yetiştirdiği nesildi, onu Çanakkale’de yok ettiler. 1965-80 yılları arasında Demokrat Parti vasıtasıyla kurulan üniversitelerde yetişen ikinci neslimiz çok kaliteliydi. Ben de onlardan biriyim. Sağcısıyla, solcusuyla kaliteli çocuklardı. Okuyorlardı, düşünüyorlardı, tartışıyorlardı. Fakat bir gizli el iki tarafın eline silah verdi. Birbirlerine kırdırdılar, kalanlar biz de hapishaneleri doldurduk. İkinci neslimiz de öyle gitti. Üçüncü neslimizde ise FETÖ tarafından ülkenin en zeki çocukları toplandı, ülkeye, vatana ve millete hain olarak yetiştirildi” dedi.

“HİLAFETİN KALDIRILMASI İNGİLİZLERİN OYUNUDUR”

Sömürgecilik tarihinden örnekler veren Prof. Dr. Çelik, “Dünya nüfusunun yüzde 5’ini oluşturan ABD’nin, dünya ekonomisinin yüzde 40’ını elinde tutuyor. Dünyada tarih boyunca tüm savaşlar güçlünün doyumsuzluğundan çıkmıştır. Güçlü olan, güçsüzün elindeki lokmasını da almak istedi. Savaşlar, Destanlar, Kahramanlıklar, Milliyetçilik ideolojileri, sömürgecilik kavramları, gerçekleri ve mitolojileri hep bu nedenledir. 1.Dünya Savaşında 5 Milyon insan kaybettik. Balkan Savaşları, öncesi derken Çanakkale Savaşı bunun son halkalarından birisidir. 5 milyon km kare de toprak kaybettik. Yakın tarihimizi bize dikte ettiren İngilizlerdir. Kutul Amare Savaşını kaybetmişlerdir. Çünkü en üst rütbeli 300 İngiliz Subayı dâhil, İngilizler tek kurşun atmadan o savaşı bize karşı kaybetmişlerdir. Yani İngilizler açısından şerefsizce anılan bir savaştır. Hilafetin kaldırılması da İngilizlerin oyunudur. Biz Kutul Amare Zaferini 1917 yılından 1950 yılına kadar kutladık. Sonra onlar bu utancın tarih sayfalarından kaldırılmasını istedi. Biz de kaldırdık. Ortadoğu’da bugün yaşananlar da İngilizlerin oyunudur. O salak Kovboy İngiliz aklıyla gelip savaşır buralarda. Oysa Irak´ta, Suriye´de bir tane İngiliz askeri göremezsiniz. İngilizlerin oyunu sürüyor. Bizler 15 Temmuz’da şimdilik bu oyunu yırtmış görünüyoruz” şeklinde konuştu.

“MERDİVEN DİN ALTI EĞİTİMİ CIA VE MOSSAD’A YARIYOR”

Konuşmasına FETÖ terör örgütü konusunda da önemli bilgiler veren Prof. Dr. Mehmet Çelik, “İŞİD, BOKO HARAM, EL NUSRA ve bin bir çeşit terör örgütleri, merdiven altı din eğitimi sonrasında ortaya çıktı. FETÖ de merdiven altı din eğitimi veren terör kuruluşudur. Aşçı CIA ve MOSSAD olunca, merdiven altı din eğitimi de bunlara yarıyor. Bu yüzden Diyanetin çağdaş ve Kuranı merkeze alan din eğitimi vermesi gerekir. Hafızamız karışık. Bizim hafızamızın karışıklığı Cumhuriyet döneminden geliyor. Bizim önce bu ezberimizi bozmamız lazım. İkincisi; Kars ile Edirne arasına sıkıştırılmış, preslenmiş hafızamızı bundan kurtarmamız lazım. Kültürel hakimiyet safhamızın bütün coğrafyasında kültürel, iktisadi ve siyasi tahkimatlar yapmamız lazım; üç. Bu, tekrar imparatorluk olmak değil, biz artık Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz ve topraklarımız bu. Ama biz mazlum dünyanın vicdanıyız. Afrikaʹda bir bardak suya muhtaç o zenci çocuğun ümidi biziz biz. Filistinʹde kafasına bomba düşen o küçük çocuğun ümidi biziz. Bağdatʹta namusu kirlenen o genç kızın ümidi biziz. Biz bu misyonla varız. Dünyada insanlık tarihine, medeniyet tarihine ismimiz faziletle geçmiştir. Hafızamızı tazelediğimiz an tekrar biz bu misyona sahip çıkacağız. Onun götürücüleri sizler olacaksınız. Müjdecileri de bizim neslimiz” ifadelerini kullandı.

“ÇANAKKALE ZAFERİ HALA BİR BUÇUK SAYFADIR DERS KİTAPLARIMIZDA”

Çanakkaleʹnin vaktinde hak ettiği değeri göremese de, zaferinin bugün görkemli törenlerle layık olduğu şekilde kutlandığını söyleyen Prof. Dr. Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeni bir devlet kuruyoruz. Büyük savaşlar geçirmişiz: Bir Yemen faciası var, bir Sarıkamış faciası var, bir Çanakkale faciası var. Ders kitaplarımızda bunların hepsini sakladık. Yer almadı. Çanakkale, bir buçuk sayfa yer alıyordu. Çanakkale, bizim imparatorluğumuzun son savaşıydı. Şimdi son zamanlarda Çanakkale çok görkemli törenlerle adeta kutlanmaktadır. Çanakkale; 1954 yılına kadar zaten askeri bölgeydi, giriş yasaktı. Çanakkale törenleri sadece Çanakkale’de kutlanırdı.O gün sabahleyin belediye başkanı, bir vali muavini, birkaç daire müdürü, bir yüzbaşı, emrinde on tane asker..Atatürk Anıtı’na çelenk konulur, İstiklal Marşı söylenir. Günün anlam ve önemine binaen belediye başkanı 2 cümle bir şey söyler. Sonra yüzbaşı askere komut verir; ʹrahat, hazır olʹ Pat! 10 tane tüfek patlar ve biterdi böyle. Balıkesir’de böyle bir şey yapsanız tutuklarlardı sizi. Çanakkale yok. Nasıl gündeme geldi peki Çanakkale Türkiye’de? Anadolu insanı ticaret yapmasını bilmezdi. Türkiye’de ticareti Malatyalılar, Kayserililer, biraz Antepliler falan bilirdi. Bazı Müslümanların gözleri açıldı; Bir şeyi satalım, paraya dönderelim.ʹ Yani bir kesim, biliyorsunuz senelerdir Türkiyeʹde Atatürk ticareti, laiklik ticareti, şu ticareti, bu ticareti yapar. Müslümanlar da din, Allah, kitap, peygamber satmaya başladılar. Bir baktık, bir gün dediler ki; ʹMevlanaʹya tur düzenliyoruz. Mevlanaʹyı ziyarete gidelim.ʹ ʹMevlanaʹ demek; ʹyarım hacʹ demekmiş. Bir baktık hop oradan ʹYunus Emreʹ çıktı, oradan ʹHacı Bektaşʹ çıktı, filan yerde filan baba, filan yerde filan yatır derken birileri de Çanakkaleʹyi gördü. ʹÇanakkale Edebiyatıʹ böyle başladı. Ufak ufak turlar gitti ve Çanakkale millete mal oldu. ʹBu yolla para kazanan insanlara analarının ak sütü gibi helal olsun o paralarʹ diyorum. O olmasaydı gündeme gelmeyecekti. Bir de hafızamız açısından geçmişine bakalım Çanakkaleʹnin. 253 bin şehit gömdük oraya ve sonunda biz temizledik orayı. Devleti kurduk. Biz böyle biz bize marşlarla törenlerle işi yürütürken bir sabah baktık bir heyet geldi, ʹGoodmorningʹ dedi bize. İngilizler. Dediler ki, ʹÇanakkaleʹye bir şehitlik yapılmasını istiyoruz askerlerimiz için.ʹ ʹAman efendimʹ dedik, ʹŞaka yapmayın, tarihi karıştırmayalım. Yeni nesillere düşmanlık aşılamayalım. Tarihte kalsın. Biz dostuz. Çağdaş bir dünya..barış içerisinde..ʹ İngilizler, ʹBizim orada tarihimiz varʹ diyerek ısrar ettiler. Uluslararası antlaşmaların bağlayıcılığıyla bir şehitlik yapılmasını kabul ettik. Aradan birkaç gün geçti, bu sefer başka bir heyet geldi, ʹBonjurʹ dedi. ʹBonjurʹ dedik biz de. Fransızlar da ʹBizim orada tarihimiz varʹ dediler. Bir şehitlik de onlara verdik. Biz başladık kara kara düşünmeye. 3 ay sonra biz düşünürken bir baktık bir gemi geliyor. Kafalarında şapkalar, uzun uzun.. ʹSiz kimsiniz?ʹ ʹAnzakız bizʹ dediler. ʹAnıt yapmaya geldik, şehitlik yapmaya geldik.ʹ İngilize verdin, Fransıza verdin, Anzaka da vermek zorundasın. Ona da verdik. Bir soru geldi gündeme Ankaraʹda..Dediler ki; ʹYarın bu Bayburtlu gençler buraya gezmeye gelseler ve birbirlerine deseler; ʹBu Fransız, İngiliz şehitliği..Bunlar ne arıyor burada?ʹ Mecbur kaldık yaptık. Çanakkale…253 bin şehit! Bir anıt yapmamız 30 yılı aldı. Çanakkaleʹnin en büyük sembollerinden Nusret Gemisi de aynı şekilde..Yıllarca nerede olduğunu kimse bilmiyordu. Cumhuriyet tarihi şairlerinin hiçbirisi bir tane şiir yazmadı Çanakkale için. Cumhuriyet tarihi romancıları, Anadolu’nun börtü böceğini yazanlar, Çanakkale hakkında bir tane roman yazmadılar. Bir tane hikayesi yoktur, tiyatro oyunu yoktur. Yapmayın hala bir buçuk sayfadır ders kitaplarımızda. Yarım sayfası zaten resimle alakalıdır.”

“MEHMET AKİF BİR DÜŞÜNCE VE İDEAL ADAMIYDI”

Konuşmasında Milli Şairimiz M. Akif Ersoy’un hayatını ve mücadelelerini aktaran, Prof. Dr. Çelik, M. Akif Ersoy’un 7’den 77’ye herkesin İstiklal Marşı şiiriyle tanıdığını anlatan Çelik, “Çanakkale, Bülbül ve Safahat şiirleri de edebiyatçılar tarafından bilinen şiirleridir. Aruz veznini en iyi kullanan şairdir. Mehmet Akif bir düşünce ve ideal adamıydı. Mehmet Akif’in şairliği onun sıfatlarından sadece biridir. Şairliği bir meslek olarak seçmedi. Çok iyi konuşurdu ve çok iyi nesirler yazardı. Düşünce ve ideallerini daha tesirli hale getirmek için şiirler yazdı; ideallerini sanat dalının düsturlarına mahkum etmedi. Yaşadığı coğrafyayı ve dünyayı çok iyi tanıyan tam bir entelektüeldi” dedi.